Mina, arabası bozulduktan sonra İrlanda'nın batısındaki geniş, el değmemiş bir ormanda kendini sıkışmış bir durumda bulur. Önünde uzanan karanlık orman, korkutucu bir gizem barındırır. Mina, arızalı aracıyla ne yapacağını bilemezken, derin bir nefes alarak ilerlemeye karar verir. Yavaş yavaş ilerlerken ormanın derinliklerinde eski, terkedilmiş gibi görünen bir sığınak keşfeder. Sığınak, yalnızca bir umut ışığı değil, aynı zamanda barınak arayışındaki birkaç yabancının da bulunduğu bir yer hâline gelir. Mina, burada üç yabancıyla tanışır ve bu yabancılarla yolları birleşir. Her biri bu korkutucu ormanda hayatta kalmak için iş birliği yapmak zorundadır.
Ancak bu sığınak, sadece barınak sağlamaktan fazlasını sunar. Her gece, ormanın içinde tuhaf hareketler ve ürkütücü sesler belirir. Gizemli yaratıklar, bu dört kişiyi sürekli izler ve onları takip eder. Mina ve diğerleri, bu korkutucu yaratıklardan kaçmak için her gece farklı bir strateji geliştirmeye çalışırlar. Bir yandan, yaratıklardan korunmak için nasıl saklanacaklarını öğrenirken, diğer yandan çıkış yolunu bulmak için çaba gösterirler. El ele vererek, dayanışma içinde korkularıyla yüzleşmeye çalışırlar. Ne zaman umutları tükeniyor gibi olsa, içlerinden biri moral verici sözler söyler, diğerlerine cesaret verir. Bu sığınak, onları koruyan bir yer olmaktan çıkar ve onları sınayan, dayanıklılıklarını ölçen bir mekâna dönüşür.
Mina ve yabancılar, yaratıkların kim olduğunu ve neden onları hedef aldığını anlamaya çalışırken, aralarındaki bağ güçlenir. Ormandaki bu karanlık sır, her an biraz daha derinleşir ve onları daha fazla içine çeker. Ancak Mina, pes etmeyen yapısıyla hem kendi hayatını hem de yeni dostlarının hayatını kurtarmak için mücadeleyi bırakmaz. Korkularına rağmen, arkadaşlarının yanında durur ve bu tehlikeli ormandan kurtulmanın bir yolunu bulmaya kararlıdır. "Gözcüler" izleyenlere, korkunun üstesinden gelmek ve dayanışmanın gücünü keşfetmek üzerine heyecan dolu bir macera sunar.