3391 Kilometre, uzak mesafeleri aşan sevginin büyülü yolculuğunu anlatıyor. İki genç, sosyal medya üzerinden tesadüfen tanışıyor. Aralarındaki mesafeye rağmen, her gün birbirleriyle konuşarak derin bir bağ kuruyorlar. Sabahın ilk ışıklarından gecenin en karanlık anlarına kadar sohbet etmeye devam ediyorlar. Sanki kilometrelerce uzakta değil, yan yana oturuyorlarmış gibi hissediyorlar. Konuşmaları ilerledikçe, sadece kelimelerin ötesinde bir şeylerin filizlendiğini fark ediyorlar. Birbirlerinin hikayelerine tanık oldukça, duydukları her cümleyle yaşamlarına dokunduklarını anlıyorlar.
Zaman geçtikçe, mesafelerin sevgiyi engelleyemeyeceğini keşfediyorlar. Evet, belki aynı şehirde değiller, hatta belki aynı kıtada bile değiller. Ama bu onları durdurmuyor. Çünkü aşk, fiziksel yakınlık gerektirmiyor. Yeter ki kalpler aynı ritimde atsın. Her mesajda, her kahkahada, her paylaşılan anıda, aralarındaki bağ daha da güçleniyor. Sanal dünya onları bir araya getirse de, duyguların gerçekliği hiçbir teknolojik engelle sınırlı kalmıyor. Her "iyi geceler" dileğinde, her "iyi ki varsın" mesajında, bir araya gelmeden de ne kadar yakın olunabileceğini görüyorlar.
Birbirlerini hiç görmeden ve dokunmadan yaşadıkları bu macera, onlara hayatın sürprizlerle dolu olduğunu gösteriyor. Uzaklık kavramının, sevginin gücü karşısında nasıl da önemsiz kaldığını anlıyorlar. Mesafeler, ancak gözlerin görebildiği sınırlardır. Kalpler birbirini bulduğunda, kilometrelerin anlamı kalmıyor. Bu iki genç, sevginin sınır tanımadığını keşfederken, kendi hikayelerini yazıyorlar. Her gün yeni bir sayfa açıyorlar; bazen gülümseyerek, bazen özlemle. Ama her zaman umutla... Çünkü aşk, bazen 3391 kilometre uzaktan bile yanındadır.