Film, Bir Astronotun Sonsuz Yolculuğu başlığıyla oldukça etkileyici bir hikayeyi anlatıyor. Ana karakterimiz, uzayın derinliklerine doğru tek başına bir görev için yola çıkan bir astronot. Bu yolculuk, sadece bir uzay görevi değil, aynı zamanda kendi iç dünyasına yaptığı uzun ve zorlu bir seyahat olarak karşımıza çıkıyor. Astronot, altı aylık bir görevin sonunda kendini beklenmedik bir durumun içinde buluyor. Gemiye gizlice sızmış olan gizemli bir yaratık, onu yalnız bırakmıyor ve ona alışılmadık bir yol arkadaşı oluyor.
Bu yaratık, başlangıçta astronot için bir tehdit gibi görünse de, zamanla onun için bir rehber rolü üstleniyor. Astronot, yaratıkla geçirdiği her an, evliliğinde yaşadığı sorunları daha derinlemesine sorgulama fırsatı buluyor. İşte tam bu noktada, kendi hayatındaki eksiklikler ve yaptığı hatalar gözlerinin önüne seriliyor. Bu durum, astronotu bir yüzleşme sürecine sokuyor. Kendini bulmaya çalışırken, aslında yaşamının en önemli bağlarının ne kadar kırılgan olduğunu fark ediyor.
Yaratığın yardımıyla astronot, içindeki huzursuzlukları ve evliliğindeki çatlakları onarma yolunda cesur adımlar atıyor. Yolculuğun sonuna doğru, hem kendi içsel sorunlarını çözmeye hem de yarattığı bu yeni bağla yüzleşmeye başlıyor. Böylece film, bize uzayın sonsuzluğunda bile iç dünyamızdaki sorunlardan kaçmanın imkânsız olduğunu gösteriyor. Astronot, gemisindeki bu gizemli dost sayesinde hayatına yeni bir yön veriyor, yeni bir bakış açısı kazanıyor ve seyirciye derin bir hikaye sunuyor.