Bir kadının başına gelen bu korkunç olay, insanın tüylerini diken diken ediyor! Kıpırdama adlı film, seyircileri derin bir ormanın ıssızlığında korku dolu bir maceraya sürüklüyor. Kadın, yaşadığı büyük bir kaybın ardından tek başına doğanın kucağına çekiliyor. Doğanın sakinliği ona biraz huzur getirecekmiş gibi gözükse de, işler hiç de öyle gitmiyor. Ormanda karşısına çıkan tehlike, onun kabuslarına girecek kadar korkutucu. Evet, karşısında bir katil var ve bu katil, kadını acımasızca hedef alıyor. Bu olay, "Her şey daha kötü olabilir mi?" diye düşündürecek cinsten. Ama olayların akışı, daha da korkutucu bir hale bürünüyor.
Katil, kadının vücuduna felç edici bir ilaç enjekte ediyor! Kadın, yavaş yavaş bedeninin kontrolünü kaybederken, hayatının en büyük mücadelesiyle karşı karşıya kalıyor. Bu noktada aklından tek bir düşünce geçiyor: "Hayatta kalmak zorundayım!" İşte tam da bu sırada, izleyicinin kalbi hızla atmaya başlıyor, çünkü kadın bir ölüm kalım savaşı veriyor. Hareketsiz kalmak zorunda olduğu bu durumda, çevresindeki her sesi, her hareketi duyuyor. Katilin soğuk bakışları ve acımasızlığı, kadının korkusunu daha da büyütüyor. Ama bir yandan da umudunu yitirmemek için kendine sürekli cesaret veriyor.
Kadının mücadelesi, izleyen herkese derin bir nefes aldıracak cinsten! Çünkü bu hikaye, korkutucu olmasının yanı sıra umut dolu bir hikaye. Kadının yaşadığı bu korku dolu anlar, seyircilere umudun ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor. Çünkü bazen en zor anlarda bile pes etmemek, en büyük başarı olabilir. Bu filmde de tam olarak bu anlatılıyor: Korku ve umutsuzluk, umut ve cesaretle yenilebilir. Hayatta kalma mücadelesi, izleyen herkesi derin bir etkide bırakacak. Kadının bu zorlu savaşı, insanın sınırlarını zorlayan ve dayanıklılığını gözler önüne seren bir hikaye sunuyor. İşte tam da bu yüzden, Kıpırdama izlenmeye değer!